30 Temmuz 2014 Çarşamba

...MUTLU SON...

Takipçiler.. Takipçilerim.. Yok olmaz.
Sevgili takip'çilerim.. Çok mu resmi oldu?
Off.. Ne zormuş bunu yazmak ya!
Canım arkadaşlarım.. Yok ya.
Size bu satırları.. Hayır..
Heyy yovv nasılsınız?.. Saçmalama.
Selam Sayer Peopleee!.. Bunu hep yazıyorum bu da değil.
Güneşi Beklerken'in sevgili izleyenleri... Sevgili izleyenler ne ya?!

 Bir dizi biter bir diğeri başlar demek istemiyorum çünkü bizleri bir daha bir projeye bu kadar bağlayabileceklerini sanmıyorum. Gönül isterdi ekip hiç Beyaz Show'a çıkmasın, sektörde ki diğer dizi ve oyuncuların gözleri bizim dizimde kalmasın ve dizi oyuncularının da tahmini gibi beş sezon sürsün. Sanırım bize nazar değdi..! Burada Beyaz abiciğimize saygılar ( sövgüler(!) )

 Bir yıldır yaşadığımız bol kahkahalı, bol ağlamaklı, mutlu, üzgün, acı, tatlı zamanların üzerine bir veda yazısı yazmak oldukça zor olacak ama çok uzatmadan ( gerçi onu nasıl yapacaksam ) size bir şeyler söylemek istedim. Son bir yıldır bir parçam haline gelen gb ailesi ve sizlere veda etmenin bu kadar zor olabileceğini hiç düşünmemiştim. Hatta başta "ailem" diyeceğimi hiç hiç düşünmemiştim. Ama bakıyorum da sayfaya giremeyince aslında bir yerlerde bir eksiklik oluyor benim için. Özellikle en büyük eksiklik 20 Haziran'dan beri yazmadığım Aşk Ve İntikam'ın boşluğuna ait.. Zeynep ve Kerem'in arasını bozduğumda sizlerden gelen o sevgi (!) mesajlarını, yanlışlarımı düzeltmenizi, fikirlerinizi, Kerem'den çok ZeyKer'den bir bebek istemenizi! hiç unutmayacağım. Aslında gerçekten istediğim mesleğin senaristlik ve yapımcılık olduğunu sizler ve Güneşi Beklerken sayesinde anladım. Onun için erken yaşta bana güzel bir deneyim oldu. Geçirdiğim bir yıl bazı kişisel ve ailesel sorunlar yüzünden hayatım boyunca yaşadığım en berbat ve en zor yıldı. Size bunları dönem dönem yazıp zaman ve anlayış istediğim günlerde bana o kadar anlayışlı ve sıcak yaklaştınız ki, işte o zaman "ailem" deme gücünü buldum kendimde. Bu konuda sanırım Güneşi Beklerken benim için bundan özel olacaktır. Her ne kadar bazen kendinizi kaptırıp hoş olmayan tartışmalara kapı açtıysanız da, bu büyük aileyi sahiplenmeniz bu hesabı kapatmamamı sağladı. Benim yanlışlarım olduysa, kalp kıracak sözler ettiysem sizin samimiyetinize sığınarak af dilerim.
Bu konuşmanın bizler için değil, sadece sayfa için bir veda konuşması olmasını istiyorum. Benim kalbimin en derin ve özel yerlerinde burada ki tüm aileme her zaman yer vardı ve olacak da. Dizi bittikten sonra sayfada paylaşımını yapacağım bir şeyler olur mu bilemem ama ilk bir hafta sıkı takipte kalıp güncel haberleri sizlerle paylaşacağım. Sonrasını Allah bilir artık. Belki bundan sonra çoğumuz dağılacağız ama içerlerde bir yerde "Aşk Ve İntikam'ın yazarı" veya "gizliadmin" olarak kalırsam sizlerle görüşmeye devam etmeyi çok isterim. "Sen bizim için bir fan sayfasının kurucusuydun." derseniz bunu anlayışla karşılayacağıma emin olabilirsiniz ama arkadaşlığımızın daimi olacağını düşünürseniz kendi hesaplarımdan da bana ulaşabilirsiniz. ( Sizler için yeniden aşağıda paylaşacağım. )
Son olarak yazacağım kitap için gerçekten beklemediğim bir tepki geldi. Benim "Belki bir iki okuyucum merak eder." diye haber verdiğim bu yazma işini yüzlerce arkadaşım destek verdi. Kirim'in de dediği gibi gerçekten "#motivasyon kaynağımsınız." Şuanda kitabı yazmaya devam ediyorum, kaç sayfa olacak, ne zaman yayına girecek hiç bir fikrim yok inanın ki. Ama bu süreci takip etmek isteyen arkadaşlarımız olursa ben zamanı geldiğinde hem bu sayfada, hem wattpad sayfamda, hemde Twitter adresimde bilgileri paylaşacağım. Kısa olacak dedim uzun uzun yazdım yine.. Dediğim gibi bu sadece bir sayfa vedası sizlere, bu büyük aileye asla ve asla veda etmiyorum. Hepinizi bol bol öpüyorum Kirim'in şıllakları. Kendinize çok iyi bakın.
.. Ve tabii ki; SİZDİN NİFRİT İDİYİRİM..

GB en çok sizlerle güzeldi.

Twitter; https://twitter.com/F_a_t__m_a
İnstagram; http://instagram.com/fatimaninkadraji^
Wattpad; http://www.wattpad.com/user/gizliadmin



 Birazdan deyip fragmanı saatler sonra yayınlamanızı, bir kaç saniyelik fragmana o çok sevdiğimiz (!) büyüklerin hikayesini sıkıştırmanızı ve tabii ki yemekler için Didar abla ile yaptığınız tatlı atışmaları çok özleyeceğiz. Kendinize çok iyi bakın ailemizin güzel insanları. :)

 

Setlerde neler olmuş dersiniz?


Peki ya internette neler oldu?

 "Bir yolculuktu o, sonunu bilmeden çıktığım... Son durakmış benim için o, farketmeden indiğim... Şimdi anlıyorum, geldiğimde "küçük bir kız" olduğumu. Şimdi anlıyorum içimdeki "çocuğun" gülümsediğini.
 Her birimiz yeni bir hikayenin kahramanıyız.Kendi yazdığımız hikayelerin... Peki ya sen sevdiğim, yine elimden tutacak mısın? Yine bana bakıp "beraber yazalım bu hikayeyi" diyecek misin?.."



22 Haziran 2014 Pazar

KEREM'IN DEFTERI

Aslında normal bir Kerem Sayer canı sıkkın olduğun da ya kum torbasından hıncını çıkartırdı yada uzun zamandır depoda boş boş yatan küçük yavru kırmızı Porsche'den.. Sanırım bende Zeynep'le değişmeye başladım. Eskiden en ufak sorunda hır gür çıkartan ben, şimdi en ufak sorunum da Zeynep'e sarılıyorum.. Ya da sarılıyordum.
  Herşey o kadar hızlı oluyor ki artık hangisine koşacağımı şaşırıyorum. Babam tam iki haftadır kayıp, annem bitmiş bir durumda sürekli yanında olmamı istediğini söylüyor, Zeynep'le aram berbat bir durumda, Melis desen zaten ne yaptığını anlayamıyorum artık kızın. Ama sanırım en çok koyan babamın bir katil olması! Her ne kadar kabul etmesem de yada bilmiyorum kondurmak istemesem de benim babam bir katil! Zamanın da b..ktan bir deney için onca çocuğu harcayan bir insan Aksel'in babasını neden öldürmesin ki?.. Ya da neden öldürsün? Hiç bir fikrim yok artık, hiç bir konu hakkında. Bir zamanlar bir katil olduğu için babamı ihbar etmeyi düşünen ben, şimdi gizli kaçak onu bulmaya çalışıyorum. Aslında içten içe Aksel ve Begüm'e çok üzülüyorum ama Aksel'in bizi kaçırdığı zaman babamın yaşadığını bilseydim söyler miydim bilmiyorum. O gün karakol da olduğu gibi yine saklardım herhalde. Evet babamdan nefret ediyorum! O katille bir daha görüşmek, aynı evde yaşamak istemiyorum! Ama neden hala onun peşindeyim bir fikrim yok. Hem bir insan babasından en fazla ne kadar nefret edebilir ki? 
 Yaptığım o kadar çok hata oldu ki, bu sefer gerçekten kendi hayatımın içine s..çtım! Önce gidip gerizekalı gibi sevdiğim kadına evlenme teklifi ettim, sonra onu nikah masasında bir başına yanlız bıraktım, bir de yetmezmiş gibi gittim eski sevgilimi onun gözü önünde öptüm. Aptalım ben! Tam bir aptalsın sen Kerem Sayer!
 O gece... Melis'in yanında uyandığım gece ne oldu hiç bir şey bilmiyorum? Zeynep dururken Melis'i neden arayıp yanıma çağırdım bilmiyorum.. Tek bildiğim şey galiba bu sefer gerçekten kaybettim Zeynep'i. 

 İnsanın hayatının bir anda yerle bir olması ne demek bilir misin? Hızlanarak dibe batmanın ne olduğunu? En dibe... 
 İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramadım. Ardı arkası kesilmedi.. Dibe battıkça battım. Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi, eski hayatımı geri kazanmak için değil de; işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua etmeye başladım. Bir çare, bir çıkış yolu arıyorum kendime. Ama tüm bu aramalarım boşuna galiba. Ne sesimi duyan var etrafımda, ne de çaresizliğimi gören.
 Babam yok, annem yok.. Artık Zeynep'te yok! Tek başımayım bu hayata. Onsuz aldığım hiç bir karar tatmin etmiyor, seçtiğim tüm yollar ya Zeynep'e ya da çıkmaz sokaklara götürüyor beni.
 Hikaye bitti. Ama hala nefes alıyorum. Ve aldığım her nefes beni hayatta tutan bir umuda dönüşüyor. Her kaybedişte yeniden başlıyorum, daha da güçlenerek başlıyorum, ve daha da hızlanarak dibe batıyorum..!
 En dibe batıyorum! Başım dönüyor, gözlerim kararıyor ve bilincimi yitiriyorum.. Sonrası; sonsuz karanlık...

 

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Günesi Beklerken - 45. Bölüm Yorumlarım

 Öncelikle hepinize kocamaaan bir merhaba. :))
Valla burada yazı yazmayı ve sizi çok özlemişim. İki bölümdür yorum yazamıyorum maalesef. Üçüncü bölümü aradan çıkartayım dedim. 43. Bölüme o hafta hiç zamanım olmadığı için yorum yazamadım. Aşk Ve İntikam'a final kararı almıştım. Onunla ilgili finale büyüük bir sürpriz hazırlamaya başladık. Onlar biraz uzun sürecek gibi. ;)
 44. Bölüme yazacak bir şey bulamadım açıkçası. Gb'yi izlerken aklıma geliyor şurada şunu yazarım gibisinden ama 44'te hiç bir sahnede yazacak bir şey bulamadım. Biraz komik bir durum ama sonunda 45. bölümle karşınızdayım. Buradan çıkıp koştura koştura Aşk Ve İntikam'ın yeni bölümüne başlamayı düşünüyorum. Onun için biraz kısa tutmaya çalışacağım. Dua edinde çenem düşmesin yine. =/
 Hepinizi bool bol sulu sulu öpüyorum. Kendinize iyi bakın şıllaklar! :*

 

 Öncelikle uzuuuun zamandır izlemeyi istediğim bu sahneyle başlamak istiyorum. Aksel ve Kerem'in atışmalı bu tatlı sohbetine hayran kalan bir tek ben miyim acaba?..
 Can ve Kerem'in dostluğunun üzerin de çok durulmadığı için bu sahneler itirbari ile Aksel ve Kerem'in arkadaşlığı bir adım öne çıktı gibi. Özellikle karavan da ki ikili sahnelerini kahkahalarla izledim gerçekten.. Melis ve Kerem'in karavanda ki sahnesinden önce "Bunların arkadaşlığı böyle gider. İnşAllah!" demiştim. Sonra geri yuttum tabii. =/
 Aksel ve Kerem'in böyle sahnelerini çekip, sonra Melis yüzünden yeniden aralarının açılacağını düşündükçe Rüya İşçileri'nin senaryoyu yazdığı bilgisayara yapmak istediğim!;

image

 

 Aksel'i geçmeden özellikle "Afrodizyak etkisi falan mı var bu erikte ne?" sahnesine gecenin bir saatinde bağıra bağıra kahkaha attığımı söylemek istiyorum.. Başta böyle sahneleri yazıp dizinin sonunda AkMel başlığı altında "The And" vermelerine ne demeli?! Hadi Can ve Yağmur'a kıydınız.. Aksel ve Melis'le ne alıp veremediğiniz var? Hıı hıı! Emre Kınay'da şuan Gölyazı'da, artık oturup koyniş koyniş Demet ve Cihan'ın düğün sahnelerini izleriz. :'( Yok canım ağlamıyorum...
   
            

                     "Tecavüz yok, ceza da yok!"


 Özellikle bu gifi buraya koymak istedim. Gerçekten bölüme yazılan en iyi kelimelerden ilkiydi. Ayrıca süper gönderme olmuş. İlk defa Rüya İşçilerini tibrik idiyirim...


  İviiit... Gelelim geceye damgasına vuran o meşhur sahneye!
Öncelikle bölümün en gereksiz sahnesi olduğunu belirtmek isterim. Ertesi gün okulda zaten ayrılık sahnelerinin çekileceği bir senaryoya, iki sevgilin otomatikman ayrıldığı bu iğrenç sahneyi yazmaya gerek yoktu.!
Okey Kerem Zeynep'ten uzak durmaya çalışıyor ama üzerinde gelinliği olan, deliler gibi aşık olduğun kadının önünde eski sevgiliyi öpmek nedir?!
 Ben olsam bunca şeyden sonra değil Kerem okulu dağıtsa, okulda yangın çıkartsa gidip bakmazdım ona.. Madem böyle bir sahne yazıldı, Zeynep'in ezik gibi Kerem'in yanına gittiği sahne yazılmamalıydı bence. Birbirinden anlamsız ve en son bile izlemek istemeyeceğimiz bu sahne için gerçekten çok teşekkürler(!) Rüya İşçileri. Rüya gibi sahnelerdi...!



 Bu sahneyi izlerken aklıma direk Need For Speed filmi geldi. Geçen Pazar günü Üsküdar Harem'de çekildi bu sahneler. Ya Kerem Bürsin'in gerçekten araba yarışları ve drift üzerine ileri derece eğitimi var ya da araba dış çekimleri başka bir oyuncu koçu ile çekildi. Bu tür araba yarışları ve drift yarışları hakkında bilgilerim olduğu için gerçekten ne kadar zor çekildiğini biliyorum. Gerçekten bu sahnenin görüntü yönetmenliğini yapan Orkun Çatak ve Altan Dönmez'i ayakta alkışlıyorum.



 Kerem'in ikinci gifte Zeynep'i görmesine rağmen dördüncü gifte Melis'in kolunun üstüne kolunu koymasına ne kadar anlam veremesem de geceye damgasını vuran bu sahneyi de paylaşmak istedim. Neden paylaşmak istediğimi de açıklayayım;
 Bundan önce ki bölüm yorumlarımda da bahsetmiştim şimdide söylemek istiyorum. Bu sahnede Melis'in gelip Kerem'le yatmasına, Aksel'de sürekli Kerem'i görmesine bir sürü hakaret etmişler. Yani ben gerçekten anlamıyorum. Bu kadar bölümdür bulumia hastalığı hakkında bir sürü sahne izledik ve Melis'in yaptıklarının hala kendi bilincinde yapıyormuş gibi davrananlar var.
 Bulumia hastalığının ilk ve başlıca nedeni kendini karşı cinse beğendirme olduğu için Melis doğal olarak kafasında ki Kerem takıntısını atamadı bir türlü. Aslında senaristlerin de yansıtmaya çalıştığı durum bu. Tamam Melis klinikten çıktı tedavi oldu ama bedensel olarak tedavisi bitti. Bu kadar ağır bir hastalığı yeni atlatmış olan bir insanın bu tür şeyler yapması çok doğal. Bende bir ZeyKer'ci olarak yazıyorum bunları, bende tam araları düzelmişken böyle olmasına üzüldüm ama orada sadece Zeynep ve Kerem yok. Melis karakteri de var. Kerem ve Zeynep'in duygularını göz önünde bulundurduğunuz gibi lütfen Melis'in de duygularını ve rahatsızlığını göz önünde bulundurup yorumlayın...


 Geleliiim yazmak için geçen Pazar gününden beri beklediğim sahneye. Bu sahne çekilirken bende kamera arkasında Altan hoca ve Yağmur'la beraberdim. Camları kaç kere değiştirip yeniden taktı ekip. Ve yaklaşık 7 - 8 kere baştan çekildi. Özellikle kantinde sandalyeleri attığı sahne gerçekten çok zor çekildi ve ben kendi adıma montajda bu kısımların bu kadar kısa ve basite alınmasına çok üzüldüm.
 Facebook ve İnstagram'da bazı arkadaşlar set hakkında bir şeyler yazmamı çok istediler. Onları da kırmak istemediğim için çok kısa bir şey yazacağım.
 Yaklaşık iki üç saat oturduk Yağmur'la kantinde. Sonra Altan hoca ve Kerem indi. Onlarla oturduk. Kek yapıp götürmüştük onları yedik beraber.  O gün dışarıda hafif yağmur çiseliyordu ve Kerem'in dış mekan çekimin saati biraz aksadığı için dışarı çıkamadı. Girişte de çekim olduğu için kimseyi içeri almadılar. Biz içeri özel bir sebepten dolayı girebiliyoruz, açıklamasını yapmayacağım ama girerken bizim oraya ne sıfatla girdiğimizi bilmeyen arkadaşlar gerçekten hoş olmayan şeyler söylediler. Onlara çok üzüldüm gerçekten.
 Bundan önce bir de İcadiye'de Hande, Emre Kınay ve Ebru Aykaç'ın iç mekan çekimine uğramıştık. Ama orada sadece Altan hoca ile görüştüm vaktim olmadığı için. Ondan dolayı Kerem ve Hande'nin kamera arkasında nasıl oldukları hakkında bir şeyler yazmamıştım.
 Geçen Pazar günü Kerem'in kantin sahnesi hazırlıkları yapılırken bizde o sırada kantin çıkışında koridorda oturuyorduk. Mekan hazırlığı bitmeden önce Kerem kalktı yanımızdan, Hande'nin olduğu ekibinin yanına gitti. Çekim hakkında bir şeyler görüştüler. Ve Hande ile araları baya soğuktu. Dizide karakterlerinden dolayı ne kadar yakın olurlarsa olsunlar kamera arkasında gerçekten farklı bir durum var ve ben sadece bunları yazacağım.. Bunları bir kaç kişi ile görüştüğüm de neden hiç fotoğraf çekilmedin? diye tepkiler geldi. Ben o gün oraya fan olarak girmedim öncelikle bunu söyleyeyim. Hande, Kerem, Yağmur, Ozan, Ece, Merve, Nilay, İsmail ve Yiğit ile çekim başlamadan önce kantiydeydik. Siz nasıl yakın arkadaşlarınızla otururken durup durup fotoğraf çekilmiyorsanız bende onlarla çekilmedim çünkü benim onlarla oradam fan - oyucu muhabbeti olmuyor kesinlikle. Konuştuğumuz konu zaten gerçekten üzücü bir konu olduğu için bir kardeş gibi oturduk orada ve onun için fotoğraf çekilmedim. Bunun da açıklamasını yapayım.
 Neden bunları yazdın derseniz, bazı hoş olmayan yazılar gördüm onun için açıklama yapmak zorunda kaldım. Unutmayın ki kamera önünde izlediğiniz insanların kamera arkasında da hayatları ve gerçekten birbirine tam zıttı. Beni bu açıklamayı yapmaya gerekli kılan arkadaşlar adına sizlerden özür diliyorum.



  Yazımda kullandığım gifler için Tumblr'dan; moondies - angaraninbaglari - kereminsakiizi - kackerekacola - senbenletassakmigeciyon'a çok teşekkürler. Öpüldünüz. :*