21 Nisan 2014 Pazartesi

Günesi Beklerken - 41. Bölüm Yorumlarım

Selam Sayer Peoople..! Bu hafta hiç geciktirmeden hemen blog yazımı yazıp paylaşayım dedim.. Bütün işleri bir kenara bıraktım oturdum bilgisayarın başına. Aslında bu bölüm büyüklere ağırlık verildiği için pek konuşulacak bir şey yok bizim aramız da ama ben yine de bizim taraftan olan sahnelerden kesitler koyup yorumlayacağım. ;)) Görüşürüz Sayer Şıllaklaarıı! :*


Öncelikle "İkisi De Benim Bebeklerim" adlı çalışmam ile Kerem ve Can'dan bahsetmek istiyorum..
Bu bölüm yine ve yeniden CanKer aşkına(!) aşık olduğumu bir kez daha anladım. Can'ın Yağmur için bu kadar içip içip sarhoş olmasını kıskanmadım değil.. Yalan söylemeyim şimdi. Ama bir insan bu kadar mı tatlı ve cool sarhoş olur. Bir Kerem'in unutulmaz o muhteşem 6. bölüm sarhoşluğu bir de Can'ın 41. bölüm şarhoşluğu kalp ben! :*

 

Vee bölümün en beğendiğim  "Abi adam yolun ortasına ağaç koymuş." repliğini paylaşarak ve bu muhteşeem(!) bölümü yazan Sayın Gökhan abiciğimize seslenerek diğer yazıma atlıyorum; 
"Bize ya Can'ın sarhoş sahnelerini verin ya da eski Bad Boy Kerem'i..!"


Zeynep ve Kerem çifti hakkında konuşabileceğim tek sahne bu olduğu için bir tek bu sahneyi yazmayı düşündüm.. Yani normalde hiç ayrılık konusu üzerin de durmamaları ve bu sahne üzerine Demet'in mektubu okuması beni biraz düşündürdü. Sonuçta Demet ya bu gerçeği söyleyecek, ya da söylemeyecek.. Ki ikincisi olursa Zeynep'in Kerem ile olan ilişkisine devam etmesine göz yumacağını pek sanmıyorum...

Bölümün ana çiftleri Aksel ve Melis'e dönmeden önce Kerem Sayer hakkında da bir kaç yorumumu paylaşmak istiyorum. 
Zeynep ve Kerem'in Melis'i almaya gittikleri sahnede Melis doğal olarak onları gördüğü için sinirlendi ve "Sizden nefret ediyorum." falan gibi şeyler söyledi. Sahnenin Kerem Bürsin ile hiç bir alakası yok tabii ki ama o sırada arkadan Kerem Sayer karakterinin Melis'le, nasıl desem.. Dalga geçer gibi başını sallaması, "Hı hı evet evet" diye geçiştirmeye çalışmasını çok kınadım gerçekten. Kerem Sayer karakteri böyle birisi değildi. Melis'le aralarında hiç bir şey yaşanmadığı halde ona daha çok saygı gösterirken, karşısındakinin bir hasta olduğunu bildiği halde o şekilde davranması hiç hoş bir hareket değildi.! 
Ve Zeynep karakterine gelirsek... Ben Bulumia hastalığının ne kadar ağır ve insanı ayakta ölüme götüren bir hastalık olduğunu bildiğim için o sırada Melis'in yakınlarının neler yapması gerektiğini de biliyorum. Ben şahsen öyle bir rahatsızlık geçirmedim ama canımı bile verebileceğim çok çok yakınım aynı durumda. Ve Zeynep'in her ne kadar Melis ile araları kötü olsa bile kardeşi hastaneye öyle ciddi bir hastalıktan dolayı yatırılmasını hafife almasını da hiç hoş görmedim. Onun hastaneye yatırılmasına sebep olan sen, ertesi günü gülerek, hiç bir şey olmamış gibi sevgilisiyle buluşup okula giden yine sen.. 
Yani kısaca toparlamak gerekirse; Bulumia'nın dizi de bahsedilmesinden gerçekten çok çok mutlu oldum. Kim bilir belki onların sayesin de bir çok aile bilinçlendi, bir çok hasta tedavi olmanın bu kadar korkulacak bir şey olmadığını anladı.. Ama hasta rolünü oynayan kadar etrafında ki yakınlarının üstüne düşen rolleri de bu kadar hafife almamaları gerektiğini düşünüyorum..
( Bu yorumlarımı aslında sizlerle paylaşsam mı diye çok düşündüm ama beni anlayacağınıza inandığım için yazmaya karar verdim. Yorumlarımın ne en iyisi, ne en kötüsü.. hiç biri gerçek oyuncularımızla alakalı değil. Yani burada yazdığım yorumları kesinlikle Kerem Bürsin ve Hande Doğandemir adına değil sadece karakter ve onları yazanlar adına yazıyorum...)





Ve beni yıkan o muhteşem sahneler... Aslında dizinin de kilit noktalarıydı..
Burada Aksel'in neler yaşadığını ve duygularını neler olduğunu çok çok iyi anlayabildiğim için Melis'i hastaneye götürmesine ben kızmadım açıkçası.. Çoğu izleyici Melis'i kandırıp hastaneye getirdiği için bu durumdan rahatsız olduğunu dile getirmiş. Ben olsam yapmam gerekenin bu olduğunu bildiğim halde yapar mıydım emin değilim.. Ama Aksel'in doğruyu yapmasına çok çok sevindim. Her hastanın tedavi görüp bir iyileşme payı vardır. Belki ilaçlarla, belki hastanede, belki kliniklerde.. 
Ama bu hastalık vücutla alakalı değil. Tamamen kendi kontrolünün dışında hızla ilerlediği için kesinlikle tıbbi bir yardım görmeliydi Melis. Yani sizde izlediğiniz de fark etmişsinizdir, Melis kendi kontrolü dışında yiyip, kendi isteği dışında vücut otomatikman istifra isteği uyandırıyordu... 
Bu konu hakkında daha fazla bir şey yazmak istemiyorum çünkü... yani gerçekten çok çok iyi anlıyorum o karakterlerin neler yaşadığını. 

Daha fazla uzatırsam daha kötü olacağım onun için benden bu kadar fıstıklar. Kendinize iyi bakıın. Sizleri seviyorum Sayer Şıllaklarııııı.. :* 
- Gizli Admin - 

Gizli Admin'den not; Yazımda kullandığım gifler için Tumblr'dan "mutluluksonrasi, osarkisensin"e çok teşekkürler. Öpüldünüüüz.. :))